9 Temmuz 2017 Pazar

Öğretmenin Okuldaki Bir Günü

Öğretmenin Okuldaki Bir Günü


       Öğretmen başta gelmemişti. Andımız okunduktan sonra geldi. Sırayı topladı ve öğrencileri sınıfa gönderdi.

       Andımız okunduktan Derse 8.32’de geldi. Haydi, yoklamamızı alalım diye önce bizim sonrada öğrencilerin isimlerini okudu. Dün gelmemiş olan bir öğrenciye neden gelmediğini sordu. Öğrenci hasta olduğunu ve bu yüzden gelmediğinin söyledi.sonra geldi. Sırayı topladı ve öğrencileri sınıfa gönderdi.

     “İlk ders hayat bilgisi dersiydi. Herkese hayat bilgisi kitaplarını çıkarmalarını istedi. Çocukların bir kısmı çantalarından bir kısmı ise sınıftaki dolaplardan kitaplarını çıkardılar. Geçen ders evde uymamız gereken kuralları öğrenmiştik.” Diye derse başladı daha sonra sınıfta uymamız gereken kuralları ne olduğunu sordu çocuklara öğrencilerden farklı farklı cevaplar geliyordu.

      Daha sonra evimizde uymamamız gereken kuralların ne olduğunu öğrencilere sordu. Sınıfta bir tartışma ortamı oluşturdu diyebiliriz. Sorulara direk cevap vermiyor. Sorulara suruyla veya aynı soruyu başka bir öğrenciye sorarak öğrencilerin derse aktif katılmasını sağlıyordu. Bunu yanında öğrencilerin sosyal yani toplumsal kuralları benimsemesini sağlayarak öğrencilerin sosyalleşme sürecine de katkı da bulunuyordu.

      Yemekteki evdeki kuralları öğrenciye söyletiyor. Herkese söz vermeye çalışıyordu. Suskun öğrencilere “Sen bu konu hakkında ne düşünüyorsun?”, “Sen olsan ne yapardın” veya direk soru sorarak öğrencilerin bilgi seviyelerini öğrenmeye çalışıyordu. Bunu yaparken bazı kavram yanılgılarıyla karşılaşıyor ve kavra yanılgılarını yok etmeye öğrenciler birlikte başarıyordu.

       Ders içerisinde öğretmen:”başka hangi krallara uymalıyız?” dediğinde bir öğrenci: “dondurma yedikten sonra su içmeliyiz.” Dedi öğretmenimiz önce şaşırdı sonra öğretmen: “ neden su içmeliyiz.” dedi öğrenci çünkü dondurma soğuk boğazımız ağrımaması için su içmeliyiz” dedi. Bunun üzerine öğretmenimiz bunun bir kural olmadığını herkes bunu yapacak diye bir kural olmadığını söyledi. Ama bence bunu söyleyen kişi ya daha önce yapılan bir araştırmayı duyup bunu öğrenciye söylemişse, ya bu bilimsel bir araştırmanın bir sonucu ise… Bence öğretmenimiz buna bir bakalım haftaya bunu öğrenip öyle konuşalım deyip ya öğrencilerin araştırmasını isteyebilir ya da kendisi araştırabilirdi.
    
       Daha sonra evdeki kuralların nasıl belirlendiğini sordu. Bunun için kısa bir hikâye anlattı. Bir aile varmış baba sürekli arkadaşlarıyla kahveye gidermiş. Çocuklar sürekli dışarıda oyun oynarlarmış. Anne yemek yapıp aile bireylerinin gelmesini beklermiş. Ama her biri faklı farklı zamanlarda geliyormuş. Daha sonra aile bir araya gelmiş be bu böyle olmaz demişler. Kural koyalım herkes bu kurallara uysun demişler. Anne yemek vakitlerini belirleyelim herkes yemek vaktinde yemeğe gelsin demiş. Herkes bu kuralı kabul etmiş. Ondan sonra herkes yemek zamanı geldiğinde yemeğe gelmişler. Herkes mutlu olmuş. Bu hikâyeyle ilgili öğrencilere sorular sordu. Kurallarının bir ihtiyaç olduğunu bu kuralların herkesin beraber koyması gerektiğini ve herkesin uyması gerektiğini üzerine basa basa anlattı.

     Daha sonra haftaya işleyecekleri konunun zamanı planlama olduğunu söyledi. Bu arada sınıf başkanı olan Yusuf parmak kaldırıp söz istedi. Ders içeriğiyle alakası olmayan bir şey için söz almak isteyen öğrenciler ( elinin baş ve işaret parmağını kaldırarak) şöyle yapsın dedi öğretmen bunu öğrencilere sordu. Daha sonra biz şunu şöyle yapalım daha iyi olur deyip, baş ve işaret parmağını kaldırdı. Bundan sonra herkes böyle yapsın dedi. Biraz sonra zil çaldı.

          Arkadaşlarla hocamıza bazı sorular yöneltmek için hocamıza yöneldik. Edindiğimiz bilgiler şunlar:
          Öğretmenimiz derse hazırlıklı geliyor. Gerektiğinde araç gereç kullanıyor. Öğrencilerin motivasyonu ile ilgileniyor. Sorunlu öğrencilere rehberlik hizmetlerinde bulunuyor.

         Her dönem ikişer kez öğretmenler toplantısı, veli toplantısı ve zümre toplantısı yapılıyor. Öğretmenimiz bunların hepsine katılıyor. Öğretmenimiz diğer günlere göre kötü bir gün geçirdiğini söyledi. Sebebi olarak da kendisini gözlemleyen bazıların olmasından biraz rahatsız olduğunu söyledi.

         Okul başında bütün öğrencilerin ailelerin evine gittiğini hepsinin yaşadığı ortamı, maddi durumlarını biliyor. Hepsinin ev adresleri ve telefon numaraları hocamızda mevcuttur. Her on beş günde bir daha önce planlanan rehberlik programına uygun olarak. Rehberlik dersi verdiklerini söyledi.

         Hocamız santraç kulübüne üye kulüp arkadaşı Yüksel xxxxxx’tür. On beş günde bir Salı günleri çıkışta dört grup toplanıyormuş. Sınıftan iki kişi santraç grubuna üyedir. Güvenlik olarak depreme karşı dolaplar duvarlara monte edilmiş. Okulun ecza dolabı ve malzemeleri var. Öğretmenlerin genel olarak ilk yardıma yönelik bir eğitim almadıkları ama bu işin içinde genel bir bilgilerin olduğunu söyledi.

          İlk teneffüs öğretmenimizle beraber ben gittim. Kendisi bana daha önce nasıl davranıyorsa yine öyle davranacağını söyledi. Bazen hava almak için dışarı çıkar bazen ise kantine öğretmen arkadaşlarıyla beraber çay içermiş. Beraber kantine gittik. Beni: “ Stajyer öğrenci arkadaşımız diye tanıttı. Herkesin gözü benim üzerimdeydi. Oturduk. Hasan öğretmenimim sessizce çayını içiyordu. Bana sorular sormaya başladılar. Sorular güncel hayat ve özel hayatımla ilgiliydi. Sorulara cevap verdim. Öğretmenlerden biri: “ şimdi bu mu gelecek peşinden diye kahkaha atmaya başladı. Durumun ne olduğunu ancak ders zili çalı sınıfa doğru yöneldiğimizde öğrendim. Sınıf başkanı olan Yusuf daha önce Hasan hocanın peşinden hiç ayrılmamış. Her teneffüs öğretmenle beraber öğretmen nereye giderse gitsin peşinden gidiyor, kimi zaman öğretmenin bacaklarına sarılarak onu bırakmıyormuş.

          İkinci ders Türkçeydi. Öğrencilerin hazırlanmalarını istedi. Hazırlandıktan sonra parçayı okumaya başladı. Daha sonra çocuklara okuttu. Daha sonra Ege isimli bir öğrenciye okuttu. Şiirle ilgili çocuklara sorular sordu. Öğrencilerin daha iyi anlaması için cevapların altını çizmesini istedi, teker teker öğrencileri kontrol etti. Daha sonra çalışma kitaplarını çıkarmalarını istedi. Etkinlikleri öğrencilere okuttu. Daha önce birinci etkinliği yapmışlardı. İkinci etkinliği yaptıktan sonra üçüncü etkinlik esnasında zil çaldı.

           İkinci teneffüs Keziban arkadaşım öğretmenimizle beraber müdür odasına gidip sınıf listesini çıkartıp fotokopisini çıkarmışlar. Bu arada bazı öğrenciler gelip başka arkadaşlarını şikâyet etmişler. Öğretmenler odasına geçmişler. Gelmeyen öğrencilerle ilgili sohbet etmişler. Daha sonra Hasan öğretmenimiz öğretmen arkadaşlarıyla konuşmuş.

           Bir önceki ders şiirle ilgili üçüncü etkinliğin cevaplarını kontrol etti. Her öğrenciyle teker teker ilgilendi. Zorlananlara yardım ediyordu. Çocuklara cevap vermiyordu, öneri sunuyordu. Daha sonra dördüncü etkinliğe geçti. Dördüncü etkinlikte: “Hayalinde canlandırdınız oyuncağın resmini çiziniz.” Diye bir önerme sunmuş ve çocukların resim çizmesi için boş bir alan bırakılmış. Öğretmen çocukların ne yaptığını kontrol ediyordu. Yapamayan öğrencilere kitaptaki resimlerden birisini çizmesini istedi. Bu yaptı şeyin yanlış olduğunu düşünüyorum. Çünkü burada amaçlanan öğrencinin hayal gücünü geliştirmektir. 

          Öğretmenimiz yaptığı bu hareketiyle öğrencilerinin hayal gücünün gelişmesine engel koymuş oldu. Öğretmen daha sonra öğrencilere en çok sevdiğiniz oyuncağınızın resmini çizin dedi. Bunu sözel olarak birkaç öğrenciye de sordu. Kimisi uzaktan kumandalı arabam dedi, kimisi oyuncak ayım dedi. Öğrenciler yapmakta zorlanıyorlardı. Sadece birkaç öğrenci bu etkinliği yapabildi. Öğretmen öğrencilerle teker teker ilgileniyordu bu arada. Beş dakika sonra bu günlük bu kadar yeterli olduğunu altıncı etkinliği herkesin evde yapmasını istedi. Herkese güzel yazı defterlerini çıkarmalarını istedi. Tahtaya yazdığı yazı biraz önce işledikleri konu ile alakalıydı. Bunu herkesin yazmasını istedi. Yazı şuydu. Oyuncaklarımı çok seviyorum çünkü onlarla zaman zaman oynar hoşça vakit geçiririm. Biraz sonra zil çaldı.

         Öğretmen bu teneffüs kantine gidip arkadaşlarıyla çay içti. Öğretmen arkadaşlarıyla güncel konuları konuşuyor. Sohbet ediyorlardı.


        Dördüncü ders öğretmen elinde bir poşetle geldi. Masanın üstüne koydu. Daha sonra sınıfa yönelerek bu gün bu gün toplama işleminde bazı terimlerin ne olduğunu söyledi. Bu gün bu terimleri göreceğiz, dedi. Bu terimler toplanan ve toplam olduğunu belirtti. Bu arada efe isimli bir öğrenci: “:Terim ne ya...” dedi. Hoca bunu duymadı diye tahmin ediyorum yoksa cevap verirdi düşünüyorum. Tahtaya bir toplama işlemi yapıp oklarla toplanan ve toplamı gösterdi. Bir kaç defa tekrar etti öğrenciler sordu. Daha sonra aynı tarzda dört örnek daha verdi. Bu örnekleri öğrencilere soruyor. Öğrencileri tahtaya çıkarıyor. Soruları onlara çözdürüyor. Toplanan ve toplam üzerinde daha fazla duruyordu. Daha sonra elindeki poşetteki küpleri çıkararak öğrencilere gösterdi. Toplananlarından biri verilmemiş toplama işlemi yaptırıyordu. 

         Bazı öğrenciler gizlice bir miktar küp veriyor daha sonra yanındaki arkadaşına da bir miktar veriyordu. Ama ikinci kişiye kaç tane verdiğini söylüyordu. Daha sonra bunları toplarsak bu kadar eder diyordu. Verilmeyeni bulmaları için çocukların bir kısmı parmaklarından yararlanıyordu. Kimisi bunu zihninden yapabiliyordu. Öğretmenimiz daha sonra öğrencilerin problem oluşturmalarını istedi. Bazı öğrenciler problem durumu oluşturabiliyorlardı. Bu sayede öğrencilerin problem çözme yetenekleri gelişiyordu. Öğretmen daha çok bilinenden bilinmeyene, yakından uzağa ilkelerini kullanarak çocuğun daha çok gördüğü şeyleri örnek olarak sunuyordu. Bunun yanında sayısal-mantıksal zekânın yanında sözel-dilsel zekâsının gelişmesini sağlıyordu. Biraz sonra zil çaldı.


EmoticonEmoticon